Türkiye’nin İlk Enzim Fabrikası Açıldı Tekmilli - Teknoloji Haberlerinin Milli Adresi

Türkiye’nin İlk Enzim Fabrikası Açıldı

27 Haziran 2020
Türkiye’nin İlk Enzim Fabrikası Açıldı

Üniversite-sanayi iş birliği modeliyle hayata geçirilen Türkiye’nin ilk enzim fabrikasının açılış töreninde konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, “Bu fabrika sayesinde, yüzde 100 dışa bağımlı olduğumuz enzim ithalatını engelleyebileceğiz. Bu fabrika ilk aşamada gıda güvenliğini odağına alarak; un ve früktoz şurubu üretiminde kullanılan endüstriyel enzimleri tamamen yerli ve milli imkânlarla üretmeyi hedefliyor” dedi. Yapılan işin kıymetli olduğunu belirten Bakan Varank, “Bu fabrikanın beni heyecanlandıran özelliğiyse, aşı ve ilaç üretimi alanlarında güçlü bir altyapıyı kazanmış olmamız. Gerekli çevresel tedbirleri ve sertifikasyonları almak kaydıyla, ihtiyaç halinde bu tesiste, yüksek montanlı aşı üretimi gerçekleştirilebilir. Türkiye’nin gerek aşı gerekse ilaç alanında virüsle en iyi şekilde savaşan bir çözümü bulmasının önünde hiçbir engel yok” ifadesini kullandı.


Fabrikada ilk etapta, Türkiye’de en çok kullanılan üç enzimin üretiminin yapılacağını söyleyen Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli de, “Afrika’dan Rusya’ya kadar, bu bölgedeki ilk endüstriyel enzim fabrikası olan bu tesis, bundan sonra benzer fabrikaların artmasına öncülük edecektir. Böylece, 1,5 milyara dolara ulaşan bölgesel enzim pazarında, Türkiye inşallah önemli bir ihracatçı ülke konumuna ulaşacaktır” diye konuştu.

 

Endüstriyel enzimlerin üretimi için üniversite-sanayi iş birliği modeliyle hayata geçirilen Türkiye’nin ilk endüstriyel enzim fabrikası LIVZYM, İstanbul Tuzla Deri Organize Sanayi Bölgesi’nde açıldı. Törene Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli ile diğer ilgililer katıldı. Açılışta konuşan Bakan Varank, ülke olarak biyoteknolojinin öneminin farkında olduklarını söyledi. Nitelikli insan kaynağına yatırımı çok önemsediklerini ifade eden Varank, konuşmasında şunları söyledi:

 

KOSGEB’İN DESTEKLERİYLE ATILDI: Bundan tam 7 sene önce Sayın Cumhurbaşkanımızın vizyonuyla başlayan bir hikâyede sona geliyor;  Önümüzdeki dönemde yazılacak yeni başarı hikâyelerinin ilk adımını atıyoruz. LIVZYM girişiminin ilk temelleri de 2014 yılında verdiğimiz KOSGEB destekleriyle atıldı. Tersine beyin göçüne ev sahipliği yapan bu enstitü, kurulu altyapısıyla ülkemizi sağlık teknolojileri alanında üst seviyelere taşımayı amaçlıyor. İşte şimdi de enstitüde Ar-Ge’si yapılan projelerin, seri üretiminin gerçekleştirileceği bu eşsiz fabrikayı ülkemize kazandırıyoruz. Fabrikanın bugünlere gelmesinde; öncelikli yatırım teşviklerimiz, TÜBİTAK ve KOSGEB desteklerimizin kritik bir rolü var.

YÜKSEK TEKNOLOJİ: Biyoteknoloji, pek çok sektörde önemli etkiler oluşturan yükselen teknolojilerden birisi. Nanoteknoloji, genetik ve malzeme alanlarıyla doğrudan ilişkili bir teknolojiden bahsediyoruz. Gıda, tarım ve hayvancılık alanındaki çıktıların yanı sıra, tıbbi, kimyasal ve çevre biyoteknolojileri de muazzam bir büyüme potansiyeli taşıyor. Dünyada biyoteknolojik ilaçların kullanım oranı yüzde 30’a yaklaşmış durumda. Küresel Ar-Ge harcamalarından oldukça yüksek pay alan bu alanda, dünyada kıyasıya bir yarış var. Ülke olarak biz de biyoteknolojinin giderek artan öneminin farkındayız.


BİRİKİM KAZANDIK: Şu kocaman biyoreaktörlere dikkatinizi çekmek istiyorum. Bu biyoreaktörler aslında bu fabrikanın omurgaları… Reaktörlerin hepsini bizim mühendislerimiz tasarladı ve üretimi ülkemizde yapıldı. Bu Türkiye’de ilk defa oluyor… Böylece çok ciddi bir teknik birikim kazanmış olduk. Burası hiçbir danışmanlık alınmadan, tasarımdan kuruluma, biyoreaktör inşasından borulamaya kadar yerli imkânlarla tamamlandı. İstersek bu özgün teknoloji birikimini, ihtiyacı olan yurt içindeki şirketlerle paylaşma imkânına da sahibiz.

 

ENZİM İTHALATINI ENGELLEYECEĞİZ: Bu fabrika sayesinde, yüzde 100 dışa bağımlı olduğumuz enzim ithalatını engelleyebileceğiz. Çok farklı enzimlerin ithalatına yılda 150 milyon dolar harcıyoruz… 5 senelik bir dönemde, kapasite artışıyla birlikte bu tutarın yüzde 90’ını ülkemizden karşılayabiliriz… Bu fabrika ilk aşamada gıda güvenliğini odağına alarak; un ve früktoz şurubu üretiminde kullanılan endüstriyel enzimleri tamamen yerli ve milli imkânlarla üretmeyi hedefliyor. Tek başına bu alanda Türkiye, yılda 30 milyon dolar ithalat yapıyor.

 

İHRACAT BOYUTU VAR: Enzimde dışa bağımlılık azalıyor, ama aynı zamanda bu işin ihracat boyutu da var. Hatta bu ihracatın kilogram başına katma değeri üretilecek enziminin niteliğine göre 20 ila 100 dolar arasında değişiyor. Hâlihazırda ülkemizin kilogram başına ortalama ihracat katma değerinin sadece 1,4 dolar olduğunu hesaba katarsak; Yapılan işin ne kadar kıymetli olduğu net bir biçimde ortaya çıkıyor.


YÜKSEK MONTANLI AŞI ÜRETİMİ: Bu fabrikanın beni heyecanlandıran son özelliğiyse, aşı ve ilaç üretimi alanlarında güçlü bir altyapıyı kazanmış olmamız. Gerekli çevresel tedbirleri ve sertifikasyonları almak kaydıyla, ihtiyaç halinde bu tesiste, yüksek montanlı aşı üretimi gerçekleştirilebilir. Türkiye’nin gerek aşı gerekse ilaç alanında virüsle en iyi şekilde savaşan bir çözümü bulmasının önünde hiçbir engel yok.

 

TEMMUZ SONUNA UZATIYORUZ: Pandemiyle birlikte, girişim ekosistemini koruyan önemli adımlar attık. Bunlardan birisi de uzaktan çalışma imkânının getirilmesiydi. Ar-Ge merkezleri ve teknoparklardaki yüzde 50 uzaktan çalışma imkânı uygulaması mevcutta 30 Haziran’da bitiyordu. Bu uygulamayı Temmuz sonuna kadar uzatıyoruz.

 

CANLANMA HIZ KAZANDI: Ekonomik göstergelerde güçlü bir canlanmaya şahit oluyoruz. Zorlu geçen Nisan ayının ardından, Mayıs’tan itibaren reel sektörden birbiri ardına güzel haberler gelmeye başladı. Haziran’da reel sektördeki canlanma hız kazandı. Bu ayın ilk 18 gününde sanayideki elektrik tüketimi, Nisan ve Mayıs’ın aynı dönemini şimdiden geride bıraktı. İlk 18 günde OSB’lerdeki elektrik tüketimi, Mayıs’a göre yüzde 26 arttı. Yılın ilk 5 ayında sanayi siciline 5 bin 547 işletme kaydoldu. Sadece organize sanayi bölgelerimizde, ilk 5 ayda 520 yeni fabrika üretime geçti.


YATIRIM TALEBİ DAHA GÜÇLÜ: Yatırım talebi de, geçen seneye göre daha güçlü. İlk 5 ayda 67 milyar liralık yatırım teşvik belgesi düzenledik. Bu yatırımlarla 110 bin vatandaşımıza yeni iş imkânları doğacak. Haziran ayında; tüketici, sektörel ve reel sektör güven endeksleri güçlü bir yükseliş kaydetti. İmalat sanayinde kapasite kullanım oranları arttı. Hedefimiz bu gidişatı kalıcı ve sürekli bir yapıya oturtabilmek.  


Açılışta konuşan Bakan Pakdemirli de emeği geçen herkese teşekkür etti. Üniversite, sanayii ve kamu işbirliği, Tarım-Orman Sektörünün gücünü belirleyen en önemli üçlüden biri olduğunu ifade eden Bakan Pakdemirli de konuşmasında şunları kaydetti:


BÜYÜK HİZMETLERLE ANILACAK: Bugün açılışını gerçekleştirmekte olduğumuz yerli enzim fabrikamız  inanıyorum ki; Kamu-Özel ve Üniversite işbirliğinin taçlandığı ebedi bir eser olarak, inşallah çok büyük hizmetlerle anılacak! Tarım-orman sektörümüzün bütün paydaşları çok iyi bilirler ki; 19. yy son çeyreğinde keşfedilen enzimler ve enzim teknolojisi, gıda üretim teknolojilerinin geliştirilmesinde, gıda verimliliğinin arttırılmasında çok büyük önem arz etmektedir.

 

FAYDALI DOSTLARIMIZ: Tarımda ağırlıklı olarak gıda ve yem sektörlerinde, tarım dışında ise; aşı, kâğıt, tekstil, deri, ilaç, kimya, biyoloji ve tıp gibi birçok alan ve sektörde kullanılan enzimler; daha basit ifadeyle verimliliği ve üretimi artıran, maliyeti düşüren faydalı dostlarımızdır.


TÜRKİYE KARARLI GİRİŞ YAPIYOR: Tamamına yakınında dışa bağımlı olduğumuz bu alanda, biz de; yıllık 120 ila 150 Milyon dolar arasında ithalat yapıyoruz. Ve bu pazarın yüzde 23’lük önemli bir kısmını gıda enzimleri oluşturuyor. Ülkemizde enzim ihtiyacının yaklaşık yüzde 35’i gıda sanayinde kullanılıyor.İşte bugün faaliyete geçen LİVZYM Biyoteknoloji Araştırma Geliştirme Fabrikası sayesinde Türkiye, enzim sektörüne hızlı ve kararlı bir giriş yapıyor. İnşallah gıda, yem gibi birçok üründe enzim ihtiyacımızı,  bundan sonra modern teknolojilerle, yerli ve milli üretimle karşılayacağız.

 

ÖNCÜLÜK EDECEK: Bu fabrikada ilk etapta, ülkemizde en çok kullanılan üç enzimin üretimi yapılacaktır. Kademeli olarak başlayan üretimle, öncelikle günlük 10 ton sıvı enzim üretimi ile ithalatın onda birini, bir yıl içinde 30 ton sıvı enzim üretimi ile ithalatın dörtte birini, üç yıl içinde ise firmanın ilave yatırımlarıyla beraber ithalatın önemli bir kısmını yerli üretimle karşılamayı hedefliyoruz. Afrika’dan Rusya’ya kadar, bu bölgedeki ilk endüstriyel enzim fabrikası olan bu tesis, bundan sonra benzer fabrikaların artmasına öncülük edecektir. Böylece, 1,5 milyara dolara ulaşan bölgesel enzim pazarında, Türkiye inşallah önemli bir ihracatçı ülke konumuna ulaşacaktır.


TÜRKİYE’YE NE KAZANDIRACAK?

Endüstriyel enzimlerin üretiminde LIVZYM’de hayata geçirilen üniversite-sanayi iş birliği modeliyle biyoteknoloji alanında teorik ve de pratik sahibi insan kaynağının yetişmesi sağlanacak. Tamamı Türk ekiple, tasarımdan kuruluma kadar iki yılda gerçekleştirilmiş olan fabrika kurulumu sayesinde Türkiye, benzer tesislerin gelecekteki kurulumları için de kritik bir know-how kazandı. LIVZYM’de kazanılan yetkinlik, tecrübe ve tesis altyapısı ile aşı üretimi, hormon üretimi, biyoteknolojik ilaçların üretimi, vitamin, antibiyotik ve amino asit gibi değerli kimyasalların üretimi, Afrika’dan Rusya’ya kadar olan bölgedeki ilk endüstriyel enzim fabrikası konumundaki LIVZYM, dönem içerisinde kapasite artırımıyla, tüm bölgeye ihracat yaparak ülkemize döviz girdisi sağlayacaktır.